Nishane, dünya çapında bilinirliğe sahip ilk ve tek İstanbul merkezli niş parfüm markası. Markanın kurucuları ve kreatif direktörleri Mert Güzel ve Murat Katran, hem parfümlerin gizemliği dünyasının, hem de doğup büyüdükleri İstanbul’un zengin mirasının tam anlamıyla tutkunular. Peki bir markayı kurucularından daha iyi kim anlatabilir? 2015’ten bugüne kadarki yolculuklarını kendilerinden dinliyoruz.

– Nishane’nin kuruluşundaki ilk ilham kaynağınızı anlatır mısınız?
Nishane’yi kurarken ilk ilham kaynağımız İstanbul’un köklü gelenekleri, modern vizyonu, kozmopolit yapısı ve bu hikayeleri parfüm sanatı ile insanlara aktarabilmekti. Koku duyusu, insanların hatıralarına dokunan, duygularını harekete geçiren en güçlü duyulardan biridir. Bu duyunun gücünden yararlanarak hem Doğu’nun mistik dokunuşlarını, hem de Batı’nın modern inceliklerini bir araya getiren bir marka yaratmak istedik. Parfümlerimiz, İstanbul’un zengin kültürel mirasından ve doğduğumuz topraklardan beslenerek şekillendi. Parfüm tasarımlarımız, hikâye anlatıcılığıyla ruhlara hitap eden birer sanat eserine dönüştü.
– Kültürümüzü parfüm gibi bir sanat eserine yansıtmanın sizce en zor tarafı neydi?
Özellikle de bizim kültürümüz gibi çok katmanlı, fazla sayıda medeniyetin etkisinde kalmış, tarihi ve doğal çeşitliliği çok fazla olan bir kültürü özel bir çalışma sonrasında parfümlere yansıtmanın en zor tarafı, Doğu ve Batı’nın tüm kültürel mirasına parfüm notaları yoluyla dengeli bir şekilde yer vermek ve bu her iki medeniyetin zenginliğini bir şişeye sığdırmaktı. Hem geleneksel öğelerden beslenmek, hem de küresel bir pazara hitap edecek modern bir yorum katmak büyük bir denge gerektiriyordu. Örneğin, Türk gülünün ağırlığını hafifletmek ya da öd ağacı gibi yoğun kokuların batılı tüketiciye de cazip gelecek şekilde yorumlanması ciddi bir yaratıcılık gerektiriyordu ve bunu başarabilmenin büyük gururu içindeyiz.

– Markayı kişinin kendine ve sevdiklerine verdiği değerin bir sembolü, bir ”nişanesi” olarak konumluyorsunuz. Sizin hayatta en değer verdiğiniz şeyler nedir?
Yaşama sanatı diyebiliriz. Klişe tabirle çokça zikredilen her anı dolu dolu yaşamak ve bunu sevdiklerinle dolu bir çevrede sevgi çemberi içinde sürdürebilmek. Hatıraların gücünü arkamıza alıp, sanatla iç içe yeni hatıralar biriktirebilmek. Dolayısıyla hayatın her anının sanatla dolu olduğunun bilinciyle en ufak anlardan bile keyif almanın yolunu aramak bize çok değerli geliyor.
– Her bir tasarımınızı, unutulmaz anların hatırlanmasını sağlamak için farklı duygu ve ruh hallerine birer övgü olarak tanımlıyorsunuz; sizin paylaşmayı çok sevdiğiniz bir anı nedir?
Ciddi bir tesadüf eseri ortak bir arkadaşımızın doğum günü vesilesiyle tanıştığımız, hızlıca kaynaştığımız ve bizim için hayatlarımızın döndüğü nokta diye değerlendirilebilecek günden sonra güçlerimizi birleştirme ve ortak hayalimiz olan niş parfüm markası kurma kararını aldık. Bu bağlamda yapmış olduğumuz ilk iş seyahati Milan ve Nice şehirlerine yapmış olduğumuz geziydi. Milan’da farklı parfümleri de incelemek için girmiş olduğumuz ilk mağaza meşhur 10 Corso Como oldu. Orada gezerken bir gün markamızın da burada ve benzer prestijli yerlerde satılacağını yoğun olarak hayal etmiştik ve 2015 Milan lansmanımızdan sonra markamız hızlıca büyüyüp, 10 Corso Como’ya bir sonraki gidişimizde markamızı tam da hayal ettiğimiz noktada görmek müthiş bir gurur anıydı. Bu değerli anımızı hem çok seviyoruz, hem de ilham olabilmek amacıyla da sıkça anlatıyoruz.
Aslında ikimiz için de en değerli anılar hep “yolculuk” anlarında biriktirdiğimiz anlardan oluşuyor. Buradaki yolculuktan kastettiğimiz şey; iyi bir okul kazanabilmek için yapmış olduğumuz hazırlık süreci, kendi markamızı yaratırken kendimizden yola çıkarak ortaya koymuş olduğumuz vizyon, emek ve ısrar. Biz hayatın bir yolculuk olduğuna inanıyor ve herkese huzurlu yolculuklar diliyoruz.