Endemik sözcüğü Yeni Latince endēmicus, Yunanca ἔνδημος, éndēmos, “yerli” sözcüğünden alıntıdır. Endēmos, “içinde” anlamına gelen en ve “insanlar” anlamına gelen dēmos kelimelerinden oluşur. Kelime İngilizceye Fransızca endémique kelimesinden alıntı olarak girmiştir ve başlangıçta, vakalarda patlama yapan salgın hastalıkların aksine, bir ülkede sabit miktarda görülen hastalıklar anlamında kullanılmış gibi görünmektedir. Kelime biyolojide 1872 yılında Charles Darwin tarafından belirli bir yerle sınırlı bir tür anlamında kullanılmıştır. Günümüzdeyse botanik alanında kullanılan endemik, o coğrafyaya has olan bitkileri anlat için kullanılan bir terim haline gelmiştir.
Türkiye Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan’dan oluşan üç flora bölgesinin kesiştiği bir konumda bulunmaktadır. Türkiye’nin bu üç flora bölgesinin sınırları içerisinde kalması endemik bitki taksonlarının ortaya çıkmasında önemli bir faktördür. Endemik bitkilerin flora bölgelerine göre dağılımı incelendiğinde en yüksek endemik sayısı ve oranına sahip flora bölgelerinin sırasıyla İran-Turan (%64,7), Akdeniz(%26,4) ve Avrupa-Sibirya olduğu (%12,2) belirlenmiştir. Flora bölgelerinde endemik taksonların aritmetik yoğunluk değerlerinin yüksek olduğu alanlar sırasıyla; Akdeniz (1,92), İran-Turan (1,16) ve Avrupa-Sibirya (0,80)’dır. İran-Turan flora bölgesi daha geniş bir alan kaplamasına rağmen Akdeniz flora bölgesi daha yoğun bir endemizme sahiptir.
Avrupa ve Asya kıtalarının birleştiği yerde olan Anadolu, üç iklim kuşağın etkisi altında, bu nedenle bu topraklarda biyo çeşitlilik 10.000’den fazla bitki türünü kapsıyor. Avrupa’da toplam endemik bitki türü 2500 iken, ülkemizde 3100’dür. Ülkemizde gördüğünüz üç bitkiden biri endemik ve ne yazık ki, yok olma tehlikesiyle burun buruna olan pek çok harika bitkimiz var. Gelin beraber birkaçı hakkında bilinçlenip, doğal bitki örtümüzü korumak adına atabileceğimiz adımları düşünelim.
Anadolu Glayölü
Anadolu glayölü, adından da anlaşıldığı gibi yalnızca Türkiye’ye özgü, yani endemik. Kızılçam ormanlarında, maki ve kireç taşlı bölgelerde yetişiyor. Akdeniz ve Ege’nin bazı bölgelerinde rastlanıyor.
İstanbul Kardeleni
Nergisgiller (Amaryllidaceae) familyasından Türkiye’de endemik olan bir kardelen alt türü. Türkiye’de doğal olarak İstanbul’la birlikte Bolu, Bursa ve Kırklareli’de bulunur. Göknar ve kayın ormanları kenarında görülür. Ocak-Nisan ayları çiçeklenme dönemidir.
Bozdağ Sümbülü
Dünya üzerinde yalnızca Manisa’da 1600-2000 m yükseklikte bulunabilir. Erken ilkbaharda çiçek açan batı Türkiye’den soğanlı çok yıllık bir bitki, çiçek açtıktan sonra bir sonraki bahara kadar uykuya geçer.
Kapadokya Soğanı
Çiçeklerinde altı adet taç yaprak bulunur. Kayalık-ormanlık alanları sever. Yerden yüksekliği 30-40 cm’dir. 900-1400 metreler yetişmesi için uygundur. Pembeye çalan çiçekler olgunlaştığında beyaz renk alır. Haziran- Ağustos ayları arası çiçeklenen çok yıllık otsu bitkidir.
Taşlık Çiğdemi
Çok yıllık bir bitkidir. 750-1300 metre yükseklikte, kayalı tepe kenarları, quercus–pinusmakiliklerinde yetişir. Ocak-mart aylarında çiçek açar. Güney ve Batı Anadolu’da bulunur.
Kazdağı Göknarı
Familyasından Türkiye’de yalnızca Kazdağı’nda yetişen endemik bir göknar alt türü. 30 metreye kadar boylanabilir. Tomurcukları bol reçinelidir. Yan sürgünlerin uçlarındaki tomurcukların sayısı 5-7 arasıdır. Kozalaklar tepenin en üst ucunda bir yıl önceki sürgünler üzerinde oluşurlar. Sürgün üzerinde dik dururlar ve 15-20 cm boylanabilirler. Silindir şeklinde olan kozalakların dış pulları, iç puldan daha uzun ve uçları geriye doğru kıvrıktır. Yaşlı ağaçlarda ise kabuk kalın ve çatlaklıdır.