Göz açıp kapayıncaya kadar, Nisan ayına geldik bile. Baharın habercisi beyaz çiçekler İstanbul’un dört bir yanını sardı. Yolda yürürken aldığımız kokular zenginleşmeye ve kulaklarımız kuş seslerine gittikçe aşina olmaya başladı. Ihlamur Kasrı’nda her bahar ziyaretçilerin suratlarına kocaman gülümsemeler yerleştiren manolyalar, şehrin her köşesinde rastlayabileceğiniz erik çiçekleri ve Büyükada’da attığınız her adımda gözünüzün bir köşesiyle yakalayacağınız, aynı zamanda tatlı kokusuyla kalbinizi çalacak mimozalar….
Neo’nun için hazırladığımız kürasyonunda ilk olarak, parfüm şişelerinden bahsedeceğiz. Parfümün içeriği kadar sunumunun da hayati bir önem taşıdığı aşikar. Parfüm dünyasının Oscar’ları olarak kabul edebileceğimiz FiFi ödülüne tam olarak 7 kere layık görülmüş parfüm şişesi tasarımcısı Marc Rosen’ın da belirttiği üzere: “Parfümün şişesi içinde barındırdığı kokunun fiziksel bir yansıması olmalı.” Bu doğrultuda Guerlain’ın ikonik Bee Bottle’ı ve Lea Colombo’nun sergisine eşlik eden parfüm tasarımları gibi konularla, güzel sanatların parfümeri ile kesişimini somut bir şekilde gözlemleyeceğiz.
Tabii aynı zamanda, doğanın serpildiği aylara geldik ve Nisan bildiğiniz üzere “Earth Month” olarak kabul ediliyor. Gezegenimizi korumanın öneminin altını çizdiği bu ayda Neobloom’un seçkisinin de bu yönde olacağını sevinçle haber vermek istiyoruz. Dünya’nın maruz bırakıldığı güçlüklere karşı el ele durmamız ve gerekli önlemleri almamız gerektiği aslında yalnızca Nisan ayında değil, tüm sene boyunca üzerinde durmamız gereken önemli bir konu fakat fırsattan istifade özellikle bu ayın içeriklerini floral dünyanın zenginlikleri, botaniğin baş döndürücü doğallığı ve parfümeri dünyasındaki sürdürülebilirlik ile alakalı yürütülen çalışmalar özelinde Dünya Ayı’nı en verimli biçimde geçirmek üzerine planladık.
Parfümeride sürdürülebilirliğin, ambalajların ve doğanın sunduklarını nasıl kullandığımızın üzerinde duracağımız seçkimizde, hep beraber yeni hafızalarla dolu güzel bir bahar ayına kucak açacağız.
Sevgiyle kalın,
Neo