750 TL ve üzeri alışverişlerde kargo bedava + Newsletter'a kaydol, %5 indirim kazan!

Ise Masalları ve İrisler

The Tales of Ise, Heian döneminden kalma Japon şiirleri ve şiirlerle ilgili anlatıları bünyesinde barındıran bir koleksiyonudur. 125 kısa bölümden oluşan derlemenin yazarı hakkında tahminler vardır fakat hala kesin olarak bilinememektedir. Bu spekülasyonlardan tüm dünya tarafından en fazla kabul göreni 13. yüzyılda bir saray soylusu ve şair olan Fujiwara Sadaie tarafından yazıldığıdır. Ana karakterin, güzelliğiyle ünlü, Heian döneminin önde gelen şairi Ariwara no Narihira’dan modellendiğine inanılır.

 

“Ise Masalları”, Narihira olduğuna inanılan adamın hayat hikayesi ve daha sonra imparatoriçe olan Prenses Takaiko ve Ise’de görev yapan Prenses Yasuko ile olanlar gibi çoğunlukla yasak aşk meseleleriyle ilgilidir.

Gelelim süsenlere ve Japon kültürüyle olan bağlarına. Süsenler, Japon halkı için ayrı bir yere sahiplerdir. Onların son derece sofistike ve asil olduğu düşünülür. Japonya’da bir tabir vardır: “Ya Ayame ya Kakitsubata.” Kakitsubata’nın Iris laevigata olduğunu biliyoruz; Ayame ise Iris sanguinea’nın Japonca karşılığıdır. Bir kişi eşit derecede beğendiği iki nesne arasından seçim yapmak zorunda kaldığında, Japonlar “Ayame (Iris sanguinea) veya Kakitsubata (Iris laevigata)” diyerek tereddütlerini ve kararsızlıklarını ifade ederler, yani her iki nesne de üstünlük açısından eşit derecede güzeldir ve seçim yapılamaz.

Japon kültüründe aynı zamanda kuvvet ve asalet anlamına gelen süsen çiçeği, The Ise Stories’deki (Ise monogatari) bir bölümün ana kahramanı olarak düşünülebilir. Yüksek rütbeli bir saray hanımıyla ilişkisinin ardından Kyoto’dan sürülen hikayenin kahramanı, bir nehrin her biri kendi köprüsüne sahip sekiz kanala ayrıldığı Yatsuhashi’de durur. Süsenlerin görüntüsü onu nostaljik bir aşk şiiri yazmaya sevk eder. Her satırın ilk hecesi, süsen (Kakitsubata) için Japonca kelimeyi oluşturur. İngilizce çeviri, orijinal halinin karmaşık kelime oyununu aktaramasa da aynı zamanda bir akrostiştir:

Karagoromo

kitsutsu narenişi

tsuma shi areba

harubaru kinuru

tabi o shi zo omou

 

I wear robes with well-worn hems,

Reminding me of my dear wife

I fondly think of always,

So as my sojourn stretches on

Ever farther from home,

Sadness fills my thoughts.*

(Trans. John T. Carpenter)

 

*Kenarları iyice yıpranmış elbiseler giyerim,

bana sevgili eşimi hatırlatan.

Düşüncelerimde hep sevgiyle yer bulur,

Böylece misafirliğim uzadıkça

Evden her zamankinden daha uzakta,

Hüzün düşüncelerimi doldurur.

 

Images: Courtesy of Museum of Modern Art

Çıkış
Çıkış
Üye Girişi
Çıkış
Sepet (0)

Sepetinizde ürün bulunmuyor. Sepetinizde ürün bulunmuyor.