Monet’nin bahçesi belki de tüm sanat dünyasının en ünlü bahçesidir. Her amatör sanatçı ve başlangıç seviyesindeki sanat meraklısı, Giverny Bahçesi’nin konu ve ilham kaynağı olduğu eserlerinden herhangi biriyle karşılaşmıştır. Sanatçının kim olduğunu bilmeseniz bile, anında tanınan nilüfer göleti tablosuyla karşılaşmış olma ihtimaliniz oldukça yüksektir.
Monet bir keresinde “Ressam olmamı belki de çiçeklere borçluyum” demişti. Bu, çoğu rengarenk çiçeklerden oluşan geniş bir alanı resmettiği eserlerinde kesinlikle görülebilir. Hayatının son 20 yılında Monet’nin resim yaptığı ana konu bahçesiydi. Bahçeye, o dönemde Avrupa’ya yeni gelen egzotik çiçekler olan süsen ve krizantemler ekmiş, böylece bu renkli güzellikleri canlı olarak resmedebilmiştir.
Monet’nin ünlü nilüfer resimlerine ilham kaynağı olan su bahçesi sadece sanata ilham vermekle kalmamış, sanatın kendisinden de ilham almıştır. Su bahçesi Japon tarzında tasarlanmıştır. Japon estetiği, Japonizm olarak bilinen bir sanat akımı -geleneksel Japon sanat baskıları- nedeniyle o dönemde son derece popülerdi ve kısa süre önce Avrupa’ya ulaşmıştı. Japonizm’in popülerliği, her türden Japon tasarımının Avrupa’da daha fazla tanınması anlamına geliyordu ve bu durum Monet’nin su bahçesine de yansıdı.
Bu efsanevi sanatçı, Fransız Empresyonizm akımının kurucusu olarak bilinir. Kırsaldaki evinde ışığı ve mevsimlerin geçişini yakalamıştır. Pek çok kişi onu yetenekli ve üretken bir ressam olarak hatırlasa da Claude Monet aynı zamanda ciddi bir bahçıvandı.
Monet, Giverny’deki bahçesini en büyük sanat eseri olarak nitelendirmiştir. Işığın aydınlatması için farklı mevsimleri takip ederken, bahçenin her seferinde farklı bir renk vermesini sağlamak için de titizlikle plan yaptı. Monet, bahçıvanına günlük talimatları kesin ayrıntılarla yazdı. Bir noktada, yedi ila dokuz bahçıvan tuttu ama bahçenin baş mimarı olarak kaldı.
Sepetinizde ürün bulunmuyor.