Sentetik moleküller ayrıca parfümeride sürdürülebilir akıma da hizmet ediyor. Artan tüketim çılgınlığı ve ham madde maliyetleri doğal ürünlere olan ulaşımı kısıtlıyor ve bu agresif tüketim doğaya da zarar veriyor. Her yıl git gide artan parfüm lansman sayılarına bir bakın. Pazar hacmi daha fazla olan ortam kokulandırma, çamaşır bakımı ve kozmetik tarafına girmiyorum bile. Bu kadar ürünün pazarda yer aldığı bir dünyada üretimin aksamaması için devamlılığı olan ve aynı zamanda çevreye, insana ve hayvana zarar vermeden yeni ham maddelerin keşfi artık bir zorunluluk.
Teknoloji her geçen gün gelişiyor ve sadece gündelik hayatımızı değil aynı zamanda farklı sektörlerde de yeni ve sürdürülebilir fırsatlar yaratıyor. İngiliz cilt balkım şirketi Haeckels, nesli tükenen ya da tükenmeye yüz tutmuş çiçeklerin DNA’sından onların kokularını yaratmak için biyoteknoloji yöntemini kullanıyor. Bu sayede su, toprak gibi kaynakların kullanımı azaltılıyor. Fransız şirketi Atelier Français des Matieres ise ultrasonla bitki özütleme teknolojisiyle ham madde üretiyor. Teknoloji, bitkide bulunan belirli kırılgan molekülleri koruyarak düşük sıcaklıkta bir ‘flaş’ ekstraksiyonu kullanarak işliyor. Bu sayede amaç hiçbir endüstriyel yaklaşımla bağdaşmayan benzersiz içeriklerle ‘Grand Cru’ ya yaklaşmak. Firma ayrıca çevre ve yeşil kimya ilkelerine saygılı bir misyon benimsiyor. Dünya devi koku ve aroma şirketi Firmenich, biyoteknoloji kullanarak kokusu ve özellikleri Mysore sandal ağacına benzeyen Dreamwood’la adından söz ettirdi. Sandal ağacı kadar pahalı olmayan ve ağaçları telef etmeden neredeyse birebir aynı özellikleri taşıyan bu içerik %100 doğal ve yenilenebilir.
Hala birçok tüketici meyve kokularının (narenciyeler hariç) doğal olarak parfüm reçetelerinde yer aldığına inanıyor. Açıkçası hiçbir meyvenin özü modern ekstraksiyonlar ile üretilemiyor. Doğal hammaddeler için en yaygın esans üretme metotları damıtma ve solvent ekstraksiyonu. Damıtma ile yağ üretilirken solvent ekstraksiyonu ile absolüt üretimi gerçekleştiriyor. Örneğin gül yağı ya da absolütü üretmek için bu iki yöntemi kullanılırken meyveler bu yöntemlere uygun değil. Meyve kokuları oldukça popülerken hiçbir marka doğal meyvemsi kokuları ön plana çıkaramıyor. Yeni ekstraksiyon yöntemleri, meyveleri ham madde olarak kullanan, çok sayıda tüketiciye hitap edecek ve markalar arasında bir fark yaratacak yeni formüller geliştirme olasılığını ortaya çıkarıyor. Dünyaca ünlü koku ve aroma üreticisi Symrise bunun için SymTrap isimli yeni bir yöntem geliştirdi. SymTrap düşük karbon izine sahip çünkü gıda üretiminden kalan meyve sularını ileri dönüştürmek için kullandığı bir yöntem. Bu yöntemle elma, muz, çilek gibi leziz meyvelerden doğal esanslar üretmek artık mümkün görünüyor.
— Koray Sevinç